EMDR TERAPİSİ
EMDR, üzerine birçok bilimsel araştırma yapılmış, içerisinde; psikodinamik, klasik davranışçı, bilişsel davranışçı yaklaşımların ögelerini barındırması yönüyle bütüncül ve danışanın hızına göre yol alması yönüyle de danışan merkezli bir psikoterapi ekolüdür. Bir travma terapisi olan EMDR’nin açılımı “Eye Movement Desensitization and Reprocessing”: “Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşlemleme”dir. Dr. Francine SHAPIRO tarafından ilk kez 1987 yılında geliştirilen EMDR terapisi günümüzde travma çözümü denilince akla ilk gelen terapi ekollerinden birisidir.
Yazımızın kalan kısmına öncülük teşkil etmesi bakımından kısaca travmadan bahsetmek istiyorum. En açık ve anlaşılır haliyle travma bireyin başa çıkmakta zorlandığı, can yakıcı ve sıkıntı verici yaşam olaylarıdır. EMDR terapisinde travmalar iki şekilde ele alınır. Birincisi travma denilince çoğu kişinin ilk aklına gelen ve büyük travmalar dediğimiz “T”, “ölümler, kazalar, doğal afetler, istismarlar”dır. İkincisi ise küçük travmalar olarak adlandırılan “t”, “önemsenmemek, dalga geçilmek, aşağılanmak, eleştirilmek” gibi bireyin olumsuz bilişler geliştirmesine neden olabilen yaşantılardır. Bu iki travma türü de EMDR’nin çalışma alanıdır. Çünkü Büyük T’lerin bir kerede ve hızla bıraktığı etkinin bir benzerini küçük t’ler süregiden bir şekilde devam etmesi halinde zaman içerisinde oluşturmaktadır. Büyük T’lerin etkisi okuyucu tarafından bilinmekle birlikte küçük t’ler hakkındaki şu sonuç dikkat çekicidir: “Teicher, Polcari ve McGreenery (2006) çocukluk çağındaki ebeveyn sözel saldırganlığının, yetişkinlerde oluşan psikiyatrik semptomlara (depresyon, disosyatif semptomlar, “limbik irritabilite” anksiyete, ve öfke-düşmanlık) aile içi fiziksel istismarından daha fazla katkıda bulunduğunu bulmuşlardır. Teicher (2000) ayrıca ebeveyn sözel saldırganlığı ile aile içi şiddetin bir arada bulunmasının, yetişkinlikte psikiyatrik semptomlar oluşmasına, aile içi cinsel istismar kadar veya daha fazla etki ettiğini ortaya koymuştur.”(Knipe, 2019). Bu araştırmanın sonucu EMDR’nin psikolojik sorunlara bakışını gösterir niteliktedir.
EMDR’ye göre psikopatolojinin altında işlenmemiş veya işlevsel olmayan bir şekilde depolanmış travmatik anılar yatar. Francine Shapiro Adaptif (Uyumsal) Bilgi İşleme Modeli ile travmatik anıların beyinde ne şekilde depolandığını anlatırken aynı zamanda EMDR’nin teorik alt yapısını da bu modele dayandırır. Bir deneyim sırasında duyu organları ile alınan bilgi (görüntü, ses, koku, tat, düşünce, duygu, beden duyumu) beynin ilgili bölümlerinde işlenir/depolanır ve daha önceden var olan benzer anı ağları ile bağlantılar kurarak bütünleşir. Yani işlevsel bir depolama gerçekleşir.
EMDR’nin Psikopatolojiye Bakışı Ve Adaptif Bilgi
İşleme Modeli (AIP)
Travmatik bir anı söz konusu olduğunda bellekteki depolama işlemi bu şekilde olmamaktadır. Travmatik yaşantı sırasındaki şokun etkisi ile oluşan yoğun duygulanım beynin duygularla ilgili kısımlarındaki etkinliği artırırken düşüncelerle ilgili bölümlerde aktivite azalmaktadır. Böylelikle travmatik bir anı yoğun duygulanımla ve düşük düzeyde düşünsel sistemlerin etkinliği ile işlevsel olmayan bir şekilde depolanır. Normalde duygusal ve düşünsel sistemlerin dengeli bir şekilde çalışması gerekirken düşünsel sistemlerdeki normalden daha az aktivite nedeniyle beynin adaptif (uyumsal) bilgiyi işlemesi sistemi normalde olduğu gibi işlemez. Travmatik anı işlevsel olmayan bir şekilde depolandığı için daha önceden var olan bilgilerle ve anı ağları ile bütünleşemez. Travmatik anı adeta beyinde bir kilit/düğüm halinde depolanmış olur.
Adaptif (uyumsal) Bilgiyi İşlemeyi danışanlarıma anlatırken şöyle bir metafor kullanıyorum. Bilgisayarların güncelleme zamanı geldiğinde ekran da şuna benzer bir uyarı görürsünüz “ güncelleme tamamlana kadar, fişi çekmeyin/gücü kapatmayın”. Eğer bir şekilde güç kesilirse mesela elektrik giderse, güncelleme istenildiği şekilde tamamlanamaz ve muhtemelen bilgisayarın çalışmasında sorunlar oluşur. Sorunun giderilmesi için güncellemenin tekrar yapılması gerekir. Çünkü güncelleme sekteye uğramış ve işlem normal bir şekilde yapılamamıştır. Elektriğin gitmesini insan yaşamındaki travma esnasında yaşanan şok durumlarına benzetebiliriz. Travmatik bir yaşantı esnasındaki şokun etkisiyle bilgi uyumsal bir şekilde depolanamaz.
Daha önceden var olan bilgi ve anılarla bütünleşemeyen travmatik anıya ait tüm duyumlar birbirinden bağımsız bir şekilde depolanmış olur. EMDR’ye göre bu şekilde depolanmış bir anı psikolojik sorunların temelini oluşturur. Çünkü travmatik bir anıda yaşanan olayın görüntüsü, yoğun duygusu veya beden duyumu gibi anıya ait ögeler bölük pörçük bir şekilde depolanmış yani bütünleşememiştir. Bu haliyle bu anıyı hatırlatan/tetikleyen ve bugünde karşılaşılan bazı uyaranlar nedeniyle anı yeniden aktive olur. Geçmişteki travmatik deneyim esnasında yaşananlar yeniden yaşama deneyimi haline gelir. Bireyin bugün de verdiği duygusal veya davranışsal tepkiler, düşünsel süreçler aslında bugün yaşadığı olaydan daha çok geçmişte yaşadığı travmatik anı esnasında verdiği tepkilerin yeniden yaşantılanıyor olmasından başka bir şey değildir. Ancak şu anki durumla da orantılı tepkiler olmadığı için de bireyin yaşantısının işlevselliğini bozucu bir etki oluşturur. İşte tam da burada psikopatoloji başlar.
EMDR Terapisi Nasıl İşliyor/Çalışıyor?
EMDR’nin tanımı ve dayandığı kuramsal temel olan Adaptif Bilgiyi İşleme modelinden bahsettikten sonra artık EMDR’nin nasıl işlediğinden bahsedebiliriz. EMDR başta travma olmak üzere, depresyon, anksiyete, okb, panik bozukluk, kronik hastalıklar ve tıbbi sorunlar, bipolar bozukluklar, disosiyatif bozukluklar, yeme bozuklukları, keder ve kayıp, ağrı, performans kaygısı, kişilik bozuklukları, stresle ilgili sorunlar, uyku bozukluğu, madde kötüye kullanımı ve bağımlılığı gibi birçok psikolojik sorunda kullanılır. Çünkü EMDR’nin bakış açısına göre bu sorunların altında kişinin erken çocukluk döneminden başlayıp bugüne kadar gelen zaman dilimde yaşadığı travmatik anılar yatar. Bu anılarla depolanan işlevsel olmayan bilgi psikopatolojinin temeli olmakla birlikte aynı zamanda kişinin kendisine dair olumsuz bilişler geliştirmesinin de nedenidir. Bu bilişler “güçsüzüm, başaramam, tehlikedeyim, yetersizim, sevilemem, değersizim vb.” olumsuz kendilik değerleridir. EMDR’nin üç yönlü protokolüne göre “Geçmiş-Bugün-Gelecek” geçmişte yaşanmış travmatik anı sırasında oluşan böyle bir olumsuz kendilik değeri bugün bir şekilde tetiklendiğinde kişi geçmişteki tepkilerin benzerini verir. Bu tepkiler geçmişte işe yaramış ve hatta kişinin travmanın etkileri ile baş etmesine olanak sağlamış bile olabilir. Ancak bu tepkiler geçmişteki olayla ilgili olduğundan bugün işlevsel değildir. Daha ötesi kişinin yaşamının genelinde işlevselliği bozucu bir etki oluşturur. Müdahale edilmediği sürece bu durum elbette geleceğini de etkileyecektir. İşte tam bu nokta EMDR devreye girer.
Çift Yönlü
Uyarımlar
EMDR terapisinde “çift yönlü uyarım” (çyu) göz hareketleri, sesle uyarım, titreşimle uyarım, dizlere/ellere tıp tıp yapmak ve kelebek kucaklaması dediğimiz uyaranların hepsi temelde beynin iki yarım küresine verilen uyarımlardır. Çift yönlü uyarım EMDR terapisinin temel bileşenlerinden birisidir.
Diğer bir temel bileşen ise travmatik anıya 5 duyu organı (görüntü, ses, koku, tat, beden duyumu) ve biliş, düşünce, duygu kanalları ile anıya erişimin sağlanmasıdır. EMDR
terapisinde danışman terapi öncesi 1. Aşama: Öykü alma/tedavi planı yapma, 2. Aşama: Hazırlık aşamalarındaki çalışmalar (Güvenli Yer-Kaynak Geliştirme), 3. Aşama: Değerlendirme aşamaları yaptıktan sonra 4. Aşama olan işlemleme seansında “çyu” eşliğinde anıya erişim sağlar. İşleme esnasında danışanın bir ayağı terapi odasının ve bugünün güvenliğinde iken bir ayağı da travmatik deneyimin yaşandığı andadır. Beyne verilen uyarımlar ile bir yandan travmatik anı işlenirken bir yandan da travmatik deneyim esnasında aktive olmayan beyinin ilgili alanları aktive olmaktadır. Böylelikle işlemleme devam ederken anı daha önceden var olan olumlu anı ağları, bilgiler ve bilişler ile bütünleşir. Danışan olumlu kendilik değerlerini fark etmeye ve içselleştirmeye başlar. Travmatik anı diğer anılar havuzundaki yerini alarak sindirilmiş/hazmedilmiş olur.
Anının silinmesi gibi bir durum söz konusu olmamakla birlikte bazı uyaranlarda silikleşme olabilir (örneğin; danışan görüntüyü artık tam olarak getiremeyebilir). Böylelikle anı artık kişiyi rahatsız etmez ve tetiklenme durumunda ortaya çıkan istenmeyen tepkiler çıkmaz olur. Temelde danışanın terapiden beklediği de budur. Danışan işlevselliğini bozucu yaşantıları ile baş etmek için terapiye başvurmuştur. Uyarımlar arasında danışandan alınan geri bildirimlere göre terapist işleme sürecini yürütür. Gerektiği noktalarda yapacağı müdahalelerle travmatik anının tüm çağrışım kanallarında (duygu, düşünce, görüntü, beden duyumu) işlenmesini sağlar. Tüm bunların neticesinde danışanın geçmişte yaşanan olayı değerlendirme biçimi değişikliğe uğrar. Bu yeni değerlendirme biçimi de bugüne ve geleceğe etki edecektir. EMDR’nin üç yönlü temel protokolü EMDR’nin güçlü ve önemli bir özelliğidir. Geçmiş sindirilmekte, bugündeki tetikleyiciler çalışılmakta ve geleceğe dair çalışmalar yapılarak kişinin sorunu bütüncül bir bakış açısı ile ele alınmaktadır.
Sonuç olarak EMDR terapisi bütüncül bakış açısı, hızlı ve etkili sonuçlar vermesi yönüyle danışanlar tarafından çok tercih edilen güçlü bir psikoterapi ekolüdür. Bazı danışanlar özellikle EMDR terapisi almak için başvurmakta ve araştırma yaparak gelmektedir. Yapılan bilimsel çalışmalar ve klinik deneyimler her geçen gün EMDR terapisini etkililiği kanıtlamaya devam etmektedir.
Kaynakça
1. Shapiro F. 2019. EMDR Göz Hareketleri İle Duyarsızlaştırma Ve Yeniden İşleme. Temel Prensipler, Protokoller Ve Prosedürler.
2. Knipe J. 2020. EMDR Alet Çantası, Karmaşık TSSB ve Disosiyasyon Teorisi ve Tedavisi.
3. Shapiro F. 2020. EMDR Terapisi Teknikleri İle Acı Anıları Silmek.
4. Alpaslan A. 2021. Travma ve EMDR Terapisi.
5. https://www.EMDRia.org/about-EMDR-therapy/